• Osmanlı, tarihimizde yeri çok ayrı ve önemli olan, medeniyet ufkunu kaplayan bir Türk devletidir. Her devletin öne çıktığı bazı alanlar varsa da Osmanlı muhtelif alanlarda öne çıkmaktadır. Bilhassa sanat konusunda bunu bariz bir şekilde görebiliriz. Öyle bir sanat düşünün ki, ölen insanın mezarında bile bir medeniyet tasavvuru oluşabilsin… Osmanlı mezar taşları, eski Türk kültüründen hiçbir […]
  • Jön Türk olarak bilinen Osmanlı aydınlarının bilişsel, sosyal ve siyasi hareketlerinin temeli Yeni Osmanlılara dayanır. Yeni Osmanlılar ya da Genç Osmanlılar adındaki zümre, Jön Türklerin siyasi, ekonomik, sosyal pek çok düşünce yapısındaki gelişme ve değişmelere referans teşkil etmiştir. Öyle ki Yeni Osmanlılar; “Birinci kuşak gençlik hareketi” olarak bilinirken, Jön Türkler ise “İkinci kuşak gençlik hareketi” […]
  • Caber’de bulunan bir mezar ise Süleyman Şah’a atfedilmektedir fakat kesinlik taşımamaktadır. Nitekim Süleyman Şah, ilk Osmanlı müverrihlerine göre Devlet-i Aliyye’nin kurucusu olan Osman Bey’in dedesi, Ertuğrul Bey’in ise babasıdır (Bu farklı bir tartışma konusudur ve Ertuğrul’un babası olduğu söylenen Gündüz Alp ile karıştırılmamalıdır). Süleyman Şah’ın ölümü hakkında en net yaklaşım şöyledir: “İlk Osmanlı tarihçilerine göre, […]
  • Süleyman Şah, Anadolu’nun Türkleşmesinde önemli yeri olan Oğuz Türkü bir komutan ve Anadolu Selçuklularının ilk sultanıdır. Kendisi, babası olan Kutalmış gibi cenk meydanında vefat etmiştir. Selçuklu hanedanına mensup olup saltanata hakkı olduğu gibi meşruiyeti de vardır. Bu sebeple kendi devletini kurmak yoluna tevessül etmiştir. Ne var ki Türk örfüne bakıldığı takdirde, sultan olmanın farklı yolları […]
  • Özellikle Selçuklu Devleti’nde görmekle alışık olduğumuz çift başlı kartal motifi, dünyanın en eski ikonografik unsurlarından biri olarak bilinmektedir. Esasında kartal sembolü; tarih boyunca güç, kudret ve asaletin bir emaresi olarak görülen hayvanlar içerisinde, aslandan sonra ilk sırada yer alır. Buna bağlı olarak hemen hemen her toplumda hükümdar ile kartal arasında bir ilişki kurulmuştur. Bu çift […]
  • Birey olarak her insanın kendine özel bazı hususiyetleri vardır. Çoğu insan genel kabiliyet ve çerçeveye sahipken, bazıları eksantrik bir görünüme sahiptir. Eksantrik bireylerde, toplum nezdinde herhangi bir kişiyi, diğerlerinden ayıran unsurlar bulunur. Bu görünüme sahip insanlara da nev’i şahsına münhasır yani, başka bir benzeri zor bulunan denilir. Tarihte de bu tür kişilik simalarını bilsek de […]
  • “Görüldüğü üzere kanun, toplumda eşitlik ilkesiyle yola çıksa da çeşitli sorunların daha büyük bir problem olarak algılanmasına yol açmıştı. Esasında toplumsal çatışmaları çözmek için oluşturulan bu kanun, toplumsal ayrımları daha da körükleyici olmaktaydı. Öte yandan Osmanlı Devleti’nde açık seçik olarak hüviyetleri bilinen gayrimüslim vatandaşlar, Türkiye Devleti’ne geçince basit anlamda bu kanun sayesinde etnik kimliklerini gizleyebilmişlerdir. […]
  • Fakat eğitsel olarak ilerlemenin, ancak kitapların referansıyla olduğunu bilmeliyiz. Bu anlamda kitaplar, eğitsel olarak ilerlemenin en büyük rehberleridir. Ancak bir hastanın eline reçete sıkıştırır gibi, bir insana kitap okumasını tekrar tekrar söylemenin doğru bir yaklaşım olmaması gibi, kitap okumadan da iyileşmenin mümkün olmadığının altını çizmek gerekir. Neden okur insan? Tüm bu kişisel gelişim girişimleri adı […]
  • Bir devleti oluşturan temel etken millettir, halktır. Halkın devlet içindeki konumu zaman ve şartlara göre değişiklik gösterebilir. Devlet felsefesi kuramının öncülerinden olan Platon’a göre devlet, “Birlikte yaşama zorunluluğundan doğan” bir kurumdur. Dolayısıyla Platon’a göre devleti oluşturan temel faktörün, insan popülasyonu olduğunu söylemek mümkün görülmektedir. Öte yandan devletin, insan ilişkilerinin çatısı konumunda olduğu da bilişsel akıl […]
  • Fes başlığının, Türk toplumu tarafından kullanımı XVll. yüzyılların başlarına rastlar. Ancak fesin, hem resmi işlerde, hem de halk tarafından rağbet görülerek kullanılması ll. Mahmud’un fes ile alakalı çıkarmış olduğu bir kanunnameye dayanır. Devlet memurlarına fesin zorunlu kılınması, elbette ki halk arasında da fese ılımlı yaklaşılmasına vesile olacaktı. Osmanlı sanayileşmesi, döneminin mevcut imkanları içerisinde ihtiyaç olan […]
  • Osmanlı Devleti bugünkü Sırbistan topraklarını daha kuruluş yıllarında fethetmeye başlamıştı. Orhan Gazi ile Avrupa’ya geçen Osmanlılar, l. Murat döneminde hızla fetih hareketlerine devam ederek Balkan topraklarını fethetmeye başlamışlardı. 1340’lı yıllarda, V. Yuannes’e karşı önce Gazi Umur Bey, ardından ise Orhan Gazi’nin desteğini alarak Dimetoka’da isyan başlatan Kantakuzen, isyanın başaralı olmasıyla tahta geçerek Kantakuzenos Hanedanını kurmuş […]
  • Her milletin bağımsızlığa ve özgürlüğe kavuşma olarak nitelendirdiği demokratik anlayışla buluşma ortamı, farklı vesilelerle farklı zamanlarda ortaya çıkmıştır. Bazı ülkelerin demokrasiye kavuşma metotları illegal yollardan olsa da çoğunun demokrasi için çıkış ve hareket noktaları benzerdir. Demokrasi bir terim olarak milli iradeye ve hür seçime dayalı yönetim şeklini ifade eden, halkın büyük çoğunluğunun yönetim üzerinde söz […]
  • “Bütün bunlar İzmir’in aciz bir belediye elinde inlediğini gösteriyor. Bir şehir ekmeksiz kalamaz. Buna karşı tedbir alan belediye böyle olamaz. Harpte değiliz, kıtlık gövdeyi götürmüyor bilakis bolluk var. Demek ki bu belediye acziyet içinde çırpınıyor. Eğer şimdiki belediye heyeti ve bundan evvelki heyet gibi iş görmeyecekse yerini bir an evvel terk (istifa) etmelidir.” Tarihin er […]
  • 17-28 Kasım 2023 tarihlerinde İstanbul Üsküdar’da, Türkiye Maarif Vakfı tarafından düzenlenen Uluslararası 3. Eğitim Zirvesine katılımcı olarak katılmıştım. Burada yerli ve yabancı; Amerika’dan İngiltere’ye, Libya’dan Malezya’ya kadar uzanan uluslararası eğitim camiasının çeşitli simalarıyla tanışıp, ilmi bakımdan değişik bilgiler öğrenmiş, farklı fikirleri duymuştum. Siz kıymetli okuyucularıma buradan kazandığım edinçleri, aldığım notları ve fikir tartışmalarının semerelerini yoğunluğumdan […]
  • İlk sanayi hareketleri herhangi bir devletin ya da hükümetin desteklemesi yahut öngörüsü olarak gelişen bir tarihi olay değildi. Bu devrim kendiliğinden, kasıtsız olarak gerçekleşmiştir.  Bu husus ilk başta böyleydi, yoksa devletlerin desteklemediği manasında değildi. Zira hükumetler bu girişimleri yasallaştırarak, devriminin ilerleyen süreçte önünü açmıştır. Özel sektörün de çok büyüdüğünü görünce kendi bünyelerinde de fabrikalaşmaya gitmişler […]
  • Sanayi inkılâbı yalnızca dönemsel bir olay değil, cihanşümûl bir olgudur. Bu devrimi pek çok tarihçi ve ekonomist farklı yorumlarla açıklamıştır. Sanayi lügatte: “İnsanların maddi ihtiyaçlarının kolayca karşılanması amacıyla ham maddelerin işlenip kullanılacak duruma getirilmesi ve mesleklerin tekâmülü” anlamına gelmektedir. Sanayi terimi, geniş manada pek çok alanda kullanılmıştır. Istılah manası ise: “Genel tabirle XVlll. Asır ortalarında, […]
  • [2 Teşrinievvel 1336] tarihli Resmi Gazetede bir tamim yayımlanmıştır. “Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletinden” yani Sağlık ve Sosyal Politikalar Bakanlığından gelen “Köpeklere karşı ittihaz edilecek (Uygulanacak) tedbirler” kapsamında bazı kararlar alınmıştır. Her insanın hür ve özgür yaşama, düşünme salahiyetleri vardır. Bu özgürlükler, insanların birbirleriyle içtimai münasebetlerini içerdiği, gündelik hayatta ve sosyal yaşantıda gerçekleşmektedir. Ancak şunu […]
  • Osmanlı devleti, içinde bulunmuş olduğu çağın gereksinimlerini yakalamak ve zamane gelişmelere ayak uydurabilmek, aynı zamanda moderniteye adaptasyon sürecinde, filhakika eğitim ve öğretim dahil pek çok noktada, çağdaşlarından geç kalsa da bir yenileşme sürecine gitmiştir.
  • Hiçbir iyilik cezasız kalmaz diye bir söz vardır. Bu sözün sözler içinde ayrı bir yeri vardır. Sadece insanların hayat tecrübelerinden ibaret zannetmek doğru olmaz. Devletlerin de bir ömürleri ve bu yaşamları neticesinde acı tecrübeleri vardır. Ancak bu acılık ve tatlılık durumu da devleti yürüten organla, reayalar (Halklar) arasında farklılık gösterir.  Dolayısıyla doğruluk yargısı, yargılayan kişinin […]