Tarihsel Yönüyle Demokrasi ve Halk Egemenliği İstismarı

2 - 07/09/2024 10:58 A A
Reklam
Her milletin bağımsızlığa ve özgürlüğe kavuşma olarak nitelendirdiği demokratik anlayışla buluşma ortamı, farklı vesilelerle farklı zamanlarda ortaya çıkmıştır. Bazı ülkelerin demokrasiye kavuşma metotları illegal yollardan olsa da çoğunun demokrasi için çıkış ve hareket noktaları benzerdir.

Demokrasi bir terim olarak milli iradeye ve hür seçime dayalı yönetim şeklini ifade eden, halkın büyük çoğunluğunun yönetim üzerinde söz sahibi olduğu, aynı zamanda seçilmek üzere de hak sahibi olabileceği bir yönetim biçimidir. Bunun tam tersi ise otokrasi ya da monarşi olarak ifade edilmektedir. Elbette ikisinin de eksiği ve artı yanları bulunmaktadır. Bu eksik ve artı kısımlar farklı ilmi seviyede ya da farklı hayat perspektiflerine sahip insanlar tarafından anlamlı bir biçimde farklılaşmaktadır. Mesela buna en güzel örnek Eflatun olabilir.

Genelde eski Yunan felsefecileri devlet yönetiminde belirli bir azınlığın, çoğunluğa hükümdar olmasını tavsiye ve temenni ederler. Bunun ana noktasında ise bir elit denilen seçkin grubun, kendileri gibi yetişmiş, bilgili olmayanlar hakkında söz ve karar sahibi olmaları ve çoğunluğun çoğu şeyi bilmediği için bu seçkin azınlığın devleti yönetmesi gerektiğini düşünürler.
Buna günümüzde oligarşi de denmektedir. Ama sermaye, ama aristokrasi ya da soyluluk veya farklı etkenler belli bir grubu, devletin yönetimi içerisinde dahil etmektedir. Genelde antik felsefeciler demokrasi sistemini pek beğenmezler. Çünkü demokraside, cahil olan halk çoğunlukta olduğu için bu durumda onların akıllı; tecrübeli, zeki ve pek çok imkana sahip olan, bilgiye kendisine rehber edinmiş kimselerin haklarının yeneceği ve devletin liyakatsiz kimselerin eline düşeceğinden tedirgin olarak, devletin yanlış ve kötü yönetileceğinden endişe ederler.

Bu sebeple antik Yunan felsefecileri için en uygun yönetim şekli günümüz ifadeleriyle meritokrasi, aristokrasi ya da oligarşidir. Böylelikle her işe hakim, bilgin ve ne yaptığını bilen kimseler devleti yöneteceklerdir. Ülkemizde de Nihat Erim Hükümeti ile alanında en bilgili ve yetkin kişilerin başta olması düşüncesiyle meritokrasi uygulanmaya çalışılsa da bu uygulamada başarısız olunmuştur.

Günümüzdeki modern demokratiklik algısı, temel anlamda 1215 yılında İngiltere’de soylular ile kral arasında, kilisenin dahiliyle halkın da gözü önünde imzalanan Magna Carta’ya dayanır. Bu bir toplum sözleşmesidir. Dolayısıyla toplumun esas ve temelini oluşturan halkın, krala karşı birtakım mesuliyetlerini azaltır ve kralın yetkilerini kısıtladığı gibi soyluların da elini kuvvetlendirir. Magna Carta dönemin İngiliz kralı olan l. Jhon diğer adıyla Yurtsuz Jhon döneminde imzalanmıştır ve yürürlüğe konmuştur ancak bunun hayata geçmesi yani kralın mutlak yönetiminin yanında bir parlamentonun kurulması, ancak 1295 senesinde olacaktır ve bu tarihten itibaren aydınlanma çağı olarak bilinen 17. Yüzyıl ortalarına kadar, İngiliz parlamentosu belirli zamanlarda kapatılıp açılacak belirli ve kesin bir devam sağlanamayacaktır. Anlaşıldığı üzere 13. yüzyılın sonlarında İngiltere’de parlamento kurulmuş, bugünkü anlayışımızla meşrutiyet ilan edilmişti. Avrupa’da kralın, yani tek elden devleti yöneten unsurun yanına bir de işleri müzakere ve yürütme salahiyetlerine sahip parlamento kurulmuş olacaktı. Günümüzde buna meşruti monarşi diyoruz. Avrupa’da 1295’de uygulamaya konan meşruti monarşiye westminster modeli de denmektedir.

Avrupa’nın tam olarak demokrasiye geçişi ise İngiltere’nin öncülüğünde, Oliver Cromwell ve ona inanan, destek verenlerin, kral l. Charles’tan bazı talepler istemesi ile olacaktır. Tarihler 1628 yılını gösterdiği zaman İngiltere kralı l. Charles, Fransa ve İspanya’ya savaş başlatılacağını ilan eder. Bunun üzerine savaşı bahane ederek halkın vermiş olduğu vergilere ek vergiler ekler. Ancak bu kararı parlamentoya danışmadan yapar ki, bu durumda yok sayılan parlamento üyeleri toplanarak haklar dilekçesi adında kral Charles’a bir dilekçe verir ve bunu yayınlarlar. Buna tarihte haklar dilekçesi olayı denir Kral l. Charles ise bunun üzerine öfkelenir, parlamentoyu küçümseyerek kapatır. Parlamento artık kapanmış, Kral tekrardan mutlak monarşi ile yönetimine başlamıştır ancak içerideki sıkıntılar durmak bilmez ve gerginlikler başlar. 11 sene böyle devam eder. Kral Charles Parlamento’yu kapattığında pişman olsa da artık iş işten geçmiştir.

Tarihler 1648 yılında geldiğinde Oliver Cromwell öncülüğünde harekete kalkışan isyancılar, isteklerini elde ederler ve meşruti monarşi tekrardan ilan edilir. Parlamento ise Kral’dan intikam peşindedir. Nitekim Kral l. Charles parlamentoyu kapatıp halkın temsilcilerine saygısızlık yaptığı gerekçesiyle bir sene sonra 1649 yılında öldürülerek idam edilir. Bunun üzerine Oliver Cromwell parlamento lideri ilan edilir. Seçilenlerden aldığı yetkiyle Cromwell zamanla diktatörlük rejimi kurar. Kral’ın haksızlık yaptığını düşünenler daha beterini görünce çok pişman olurlar ve Parlamento içerisindeki üyeler başa geçirdikleri liderlerinin diktatörlük rejiminden çok sıkıntı çektikleri için Oliver Cromwell’ı da ilerleyen süreçte idam edecekler ve tekrardan 1649’da idam edilen Kral Charles’ın oğlu ll. Charles’i parlamentonun kapatılmaması kaydıyla Cromwell’in yerine başa geçirirler. Parlamento 1698 yılında 2 önemli yasa çıkaracaktır. Biri “Haklar Yasası” diğeri “Başa Geçiş Yasası”dır. Haklar yasasıyla parlamentonun haksız bir şekilde kapatılmasını önlenir, kralın parlamentoyu yok sayarak kararlar alması ve parlamentoya danışmadan vergi çıkarılması veya ek vergi konulması engellenir. Başa geçiş yasası ile de veraset usulleri belirlenir.

Benzer durum Fransa’da da yaşanır. 1789 yılında, hak ve özgürlükler istenilerek ayaklanan bilgin ve düşünürler, bastil hapishanesini basarak kralın haksız yere ya da kendisini tehdit gördüğü için hapse attığı kişiler bu esaretten kurtarılır ve Versay sarayı basılır böylelikle Fransız İhtilali gerçekleştirilir ve kral öldürülür. Kralın yerini ise parlamento almış, 3 sene içerisinde anayasa hazırlanmış, Konvansiyon Meclisi 1792 yılında Cumhuriyeti ilan etmiştir. İşin en garibi ise Fransa’daki bu Cumhuriyeti tanıyan dünya üzerindeki ilk devlet, Avrupa’da en son demokratikleşen ve diğer Avrupa ülkelerine nazaran kraliyet ailesinin 1924’te yok edildiği tek devlet olan Osmanlı Devleti olmuştur. Osmanlı Devleti bu sıralarda merkezileşme hareketleri ve yenilikçi düşünceleriyle ünlü olan lll. Selim tarafından yönetilmektedir. Cumhuriyet ilan edildikten kısa bir süre sonra çok başarılı görülen Napolyon Bonapart başa geçirilmiş, ancak bundan 12 yıl sonra yani 1804 yılında kendisi ömür boyu konsil yani devleti idare edecek tek kişi haline bürünmüştür. Ayrıca Napolyon öldükten sonra yarım asır kadar onun soyundan gelenler Devleti yönetmeye başlamıştır. Yani Cumhuriyetin ilan edilmesi, demokrasinin kazanılması tekrardan bir monarşiye sebep olmuştur. Halk Egemenliği kisvesi altında başa geçenler kendi krallığını kurma girişimlerinde olmuştur.

Görüldüğü üzere demokratikleşme çabaları sıkıntılı süreçlerle beraber cereyan etmiştir. Sürekli özgürlük isteyenler ise ona kavuştuklarında kendi dikta rejimlerini kurmuş ve hem halkı hem de parlamento üyelerini daha baskıcı bir şekilde yönetmeye kalkışmıştır. Esasında demokrasi, hâris olan belli bir grubun, devleti kendilerinin yönetmek istemesi ve bu bağlamda halkı istismar ederek çoğunluk kazanarak yönetimde hak sahibi olması ile sonuçlanır. Bu bağlamda özgürlük, hak, demokrasi, halk egemenliği gibi bazı kalıplaşmış ifadeler kılıf olarak kullanılmış, başa geçen kimseler ise daha beter işlere kalkışmışlardır. Bunun temel sıkıntısı aitlik hissedilmemesidir.

Zira monarşilerde bütün toprak Kral’a aittir, ancak soylular ya da senyörler krala ait olan topraklar üzerinde kullanım haklarına sahiptir. Yani ektirir, biçtirir, vergisini verirler. Ancak 1789 sonrası süreçte kralın olmadığı ve demokrasiyle idare edilen devletlerde toprak devlete ait olmuştur. Toprak krala yani kişiye değil de devlete ait bulunduğunda ise belli kısa bir süre için başa geçmiş olan grup, elbette bunu örneğin toprak satarak kendi lehine çevirmeye, durumdan istifade etmeye çalışacaktır. Dolayısıyla demokratik yöntem, asırlar öncesinden büyük analizler ve tespitler neticesinde eski Yunan felsefecilerin görüşlerine göre sıkıntılı ve problemli bir yönetim şekliydi. Günümüzde dahi, antik Yunan felsefecilerinin, eserlerini kaleme almalarından yaklaşık 20 asır sonra, hâla daha demokrasinin aldatıcı bir unsur ve istismara açık olması durumunu insanlar kavrayamamıştır.
2 - 10:58 A A
BENZER HABERLER

SOSYAL MEDYA HESAPLARIMIZ

ÇOK OKUNANLAR

  • 01
    Çağla Akalın: Cinsiyet değiştirme ameliyatı olmadım
    “Köpek” adlı sinema filmde rol alan Türkiye’nin ilk transseksüel başrol oyuncusu, aynı zamanda 2013 yılında Miss Queen adıyla düzenlenen transseksüel güzellik yarışmasında Türkiye’nin ilk “Trans Güzellik Kraliçesi”  ve “İlk Trans Modeli” olan Çağla Akalın, Uzman Psikolog Esra Ezmeci’nin her perşembe YouTube kanalında saat 20.00’de yayınlanan  “Ne Hissettin” programına konuk oldu. BABAM ÖLÜM EMRİNİ VERDİ  Uzman […]
  • 02
    Spor alışkanlığı kazanmanın püf noktaları
    BALIKESİR (İGFA) – Spor yapmak, sağlıklı bir yaşam tarzını sürdürmek ve genel refahı artırmak için vazgeçilmez bir unsur. Spor alışkanlığı kazanma konusunda bilgiler veren Köstereli, sporun fiziksel, zihinsel ve sosyal sağlık üzerindeki olumlu etkilerini vurguladı. Köstereli, sporun fiziksel sağlık açısından bir dizi fayda sağladığını belirtti. Kalp sağlığını koruyarak, kan dolaşımını düzenleyerek, vücut yağını azaltarak ve […]
  • 03
    RTÜK’ten spor yayınlarına ayar!
    ANKARA (İGFA) – Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) , spor yayınlarına ilişkin aldığı ilke kararını kamuoyuyla paylaştı. Spor yayınlarında “özenli dil” kullanımına ilişkin kararda, eleştiri sınırları aşılmayacak, hakaret ve iftiraya yer verilmeyecek: Spor yayınları için harekete geçen RTÜK’ten yapılan açıklamada, sporun evrensel değerlerine saygılı, sporda pozitif bir atmosferin oluşturulmasına yönelik barışçı, şiddet içermeyen bir […]
  • 04
    169 milyon TL’lik tarımsal destek hesaplarda
    ANKARA (İGFA) – Tarım ve Orman Bakanlığı’nın sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, tarımsal destekleme ödemelerin bugün çiftçilerin hesaplarına yatırılacağı duyuruldu. Ödemelerde 168 milyon 957 bin liralık tarımsal destekleme ödemesi gerçekleştirileceği belirtilirken, bu kapsamda, hayvan hastalıkları tazminatı desteği için 87 milyon 516 bin 379 lira, bireysel sulama sistemleri desteği için 53 milyon 117 bin 97 lira, […]
  • 05
    Erken Dönem Cumhuriyette ve Günümüzde Köpeklere Bakış 
    [2 Teşrinievvel 1336] tarihli Resmi Gazetede bir tamim yayımlanmıştır. “Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletinden” yani Sağlık ve Sosyal Politikalar Bakanlığından gelen “Köpeklere karşı ittihaz edilecek (Uygulanacak) tedbirler” kapsamında bazı kararlar alınmıştır. Her insanın hür ve özgür yaşama, düşünme salahiyetleri vardır. Bu özgürlükler, insanların birbirleriyle içtimai münasebetlerini içerdiği, gündelik hayatta ve sosyal yaşantıda gerçekleşmektedir. Ancak şunu […]
  • 06
    Gündemi takip ederken psikolojik sağlığınızı riske atmayın!
    İSTANBUL (İGFA) – Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog İpek Erol, şiddet, felaket ve kriz gibi olumsuz haberlere sürekli olarak maruz kalmanın psikoloji üzerindeki etkileri hakkında bilgi verdi. Arka arkaya maruz kalınan olumsuz haberlerin farkında olmadan pek çoğumuzu etkilediğine dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog İpek Erol, “Bu haberlerin olumsuz etkisi psikolojik, duygusal ve sosyal […]
  • 07
    EÜ’DE “1. Uluslararası Türk Dünyası Halk Çalgıları Sempozyumu”
    Ege Üniversitesi Konservatuvarı’ndan dünyada bilimsel bir ilk daha… EÜ’DE “1. Uluslararası Türk Dünyası Halk Çalgıları Sempozyumu” Ege Üniversitesi (EÜ) Devlet Türk Musikisi Konservatuvarı (DTMK) tarafından “Yaylı Çalgılar” temalı “1. Uluslararası Türk Dünyası Halk Çalgıları Sempozyumu” düzenledi. Konservatuvar Etkinlik Salonu’nda gerçekleşen sempozyum iki oturum halinde yapıldı. Sempozyuma DTMK Müdürü Prof. Dr. Özge Gülbey Usta’nın yanı sıra […]
  • 08
    İş dünyası, dijital dönüşüm için Ankara’da buluştu
    İş dünyasının dinamikleri teknolojiyle baştan yazılırken, dijital dönüşüm şirketlerin odağına yerleşiyor. Bu doğrultuda kendilerine en uygun teknoloji sağlayıcılarını ve çözümlerini arayan şirketler ise 12 Eylül’de Ankara’daki etkinlikte buluşarak dijital dönüşümü uzmanlarından dinledi. Ayrıca yoğun rekabet ortamında öne çıkabilecekleri stratejik yol haritaları için ipuçları elde etti. Şirketlerin işlerini optimize etmesini, kusursuz müşteri deneyimi yaratmalarını ve operasyonel […]
  • 09
    Sanat da kültür de 2024’te mutlu şehirdeydi
    Büyükşehir Belediyesi, 2024 yılında birçok kültür-sanat etkinliğine imza attı. Organize edilen etkinlikler, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin kültür ve sanata ne denli önem verdiğini bir kez daha gösterdi.   ETKİNLİKLER 12 AY DEVAM ETTİ Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, 2024 yılında gerçekleştirdiği birbirinden önemli etkinliklerle Kocaeli’nin kültür- sanat kenti unvanına katkı sundu. Büyükşehir yılın ilk ayından itibaren ortaya koyduğu […]
  • 10
    Balıkesir Dursunbey’de Cumhuriyet Bayramı Coşkusu
    muhatapAJANS.com.tr / Dursunbey Balıkesir’in tarihi, kültürel ve doğal zenginliklere sahip ilçesi Dursunbey, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yıl dönümünü coşku içinde kutladı. Dursunbey Mustafa Korkmaz Anadolu Lisesi başta olmak üzere ilçenin tüm okullarının katılımıyla gerçekleşen etkinliklerde, ilçenin Cumhuriyet sevgisi ve bağlılığına bir kez daha vurgu yapıldı. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın Dursunbey’deki kutlamaları, halkın katılımıyla büyük bir coşkuyla […]
  • 11
    “Benim manevi mirasım akıl ve bilimdir.”
    Türkiye Cumhuriyeti’mizin kurucusu, büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü aramızdan ayrılışının yıl dönümünde  rahmet, minnet, sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz. O, sadece bir lider değil, aynı zamanda büyük bir vizyoner, devrimci ve vatanseverdi. Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarak, çağdaş, laik ve demokratik bir devletin temellerini atan Atatürk’ün mirası, bugün hala milletimizin yüreğinde ve dünya çapında saygıyla yaşamaktadır.  Hasretle […]
  • 12
    İmparatorluklarda Sömürgecilik Ruhunun Serencamı
    Hiçbir iyilik cezasız kalmaz diye bir söz vardır. Bu sözün sözler içinde ayrı bir yeri vardır. Sadece insanların hayat tecrübelerinden ibaret zannetmek doğru olmaz. Devletlerin de bir ömürleri ve bu yaşamları neticesinde acı tecrübeleri vardır. Ancak bu acılık ve tatlılık durumu da devleti yürüten organla, reayalar (Halklar) arasında farklılık gösterir.  Dolayısıyla doğruluk yargısı, yargılayan kişinin […]
  • 13
    Ekonomi Zirvesi’nde Cumhuriyet defilesi ayakta alkışlandı
    İSTANBUL (İGFA) – Başarılı ve genç tasarımcı Hülya Albayrak-MirAda Haute Couture, Çırağan Sarayı’nda muhteşem bir defileye imza atarak yeni koleksiyonunu zirvede başarıyla tanıttı. Başarılarıyla adından sıkça söz ettiren Albayrak tamamı el işçiliğiyle yapılan yeni koleksiyonunda Cumhuriyet’in 100.yılına özel güçlü ve ayakları yere basan kadından yola çıkarak hazırladığı birbirinden güzel ve özel tasarımlar ince işçilikleriyle göz […]

HAVA DURUMU

20 Mayıs 2025 SALI
17°
  • ÇAR 24.5°
  • PER 26.0°
  • CUM 25.4°