Altın Portakal’da Film Ekipleri Seyirciyle Buluştu

9 - 09/10/2024 18:37 A A
Reklam

Antalya Büyükşehir Belediyesi’nce gerçekleştirilen 61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali, seyircilerle film ekiplerini bir araya getirerek sinema ruhunu beslemeye devam ediyor. 

Festival kapsamında 7 Ekim’de ilk buluşmalar yaşandı; belgeselden kısa filme, ilk filmden usta işi örneklere, yerli- yabancı dokuz yapım, ekiplerinin de katılımıyla seyirci karşısına çıktı.

“Henüz çekmediğimiz sahneyi kahvede birebir yaşadım”

Festivalde 7 Ekim Pazartesi günü Ulusal Uzun Metraj Yarışması’ndan iki film ekibi, gösterim sonrası seyircilerin sorularını cevapladı. “Mukadderat” filminin, AKM Aspendos salonunda, uzun süre ayakta alkışlanan, gösteriminin ardından gerçekleşen söyleşisine; senarist Erdi Işık, yönetmen Nadim Güç, yapımcı Rodi Kayım, sanat yönetmeni Güler Başar ve oyuncular Nur Sürer, Osman Sonant, Şirin Sultan Saldamlı ve Cem Zeynel Kılıç katıldı. Eşini kaybettikten sonra yeniden evlenme isteği, çocuklarının itirazlarına takılsa da kararından dönmeyen, üstüne bir de iş hayatına atılan Sultan’ın öyküsünü anlatan filmin senaristi Erdi Işık; hikayeyi kendi hayatından kurduğunu söyledi: “Ben Cideliyim; filmdeki tüm karakterler benim ailem ve komşularım. Filmdeki hanife karakteri, bana çocukluğumda bakan Fevziye abla.  Bu filmi izlemeyi çok istiyor, bir sonraki amacım Fevziye ablaya bu filmi izletebilmek” Filmin başrolüne hayat veren usta oyuncu Nur Sürer de filmde en çok ‘kadının, kendini bulmasının hoşuna gittiği’ni dile getirdi. Yönetmen Nadim Güç, “Böyle bir ülkede bir kadını hikâyesini anlatmak çok zor. Çünkü anlattığınız hikaye bir ütopya oluyor, oraya ulaşmaya çalışıyoruz. Umarım bunu gerçek hayatta da görebiliriz” derken oyuncu Osman Sonant, film çalışmaları sırasında başından geçen ilginç bir anekdotu paylaştı: “Kahvede otururken arkamdaki masada dört erkek, kız kardeşe mirastan pay verip vermeme meselesini konuşuyordu. Biz daha bununla ilgili sahneyi çekmemiştik ve ben o ana kadar ‘bazı şeyleri karikatürize mi ediyoruz?’ diye sorguluyordum ama Cide’ye gidince az bile kaldığımızı söyleyebilirim”

“Kadın meselesi gündemimiz olmaya devam edecek”

Günün bir diğer Ulusal Yarışma filmi, “Hatırladığım Ağaçlar”dı. Senarist- yönetmen Erhan Tuncer ile oyuncular İştar Gökseven, Hande Doğandemir ve Erdem Kaynarca, gösterimin ardından AKM Aspendos salonundaki söyleşiye katıldı. Karnındaki bebeğiyle hayatına son vermeyi düşünen genç bir kadının, hayattan çoktan vazgeçmiş bir baba ve oğul aracılığıyla hayatla tekrar bağ kurması gibi zor bir hikayeyi omuzlayan filmin ortaya çıkış yolculuğunu, Tuncer anlattı: “Eşimle meşhur akşam sohbetlermizden ortaya çıkan küçük bir aile anekdotu, Süha Tuğtepe adlı bir şairin kitabıyla tanışıp ‘Mavi Valiz’ şiirini okumam ve kıymetli kızım Eylül’ün, filmin adını koymasıyla gelişen bir süreç” Oyunculardan Erdem Kaynarca ise filmdeki gibi bir durumu hayatında tecrübe ettiğini söyleyerek buna dair yorumunu paylaştı: “Açıkçası benim de başıma en yakın arkadaşımın intiharı gibi bir durum geldi. İnsanlar hayata karşı  gücünün yetmediği yerde, artık hayatla mücadele edemediği yerde hayattan vazgeçiyolar. Bazen sanıldığı gibi, güçlü oldukları için vazgeçmiyorlar çoğu zaman” Duygusal olarak filme hazırlanmanın uzun zaman aldığını ve zor olduğunu dile getiren oyuncu Hande Doğandemir de “Çok şahit olduğumuz kadın meselesinden biri, Bahar’ın hikayesi. Belki hepinize çok tanıdık -ya da umarım değildir- ama en büyük problemlerimizden biri. Şu anda da gündemimiz ve gündemimiz olmaya devam edecek”

“Hayat ağır yaşanmıyor; bir sürü gömülü şey üstünde eğleniyoruz”

Yarışma dışında Ulusal Özel Gösterim programı kapsamındaki “Bildiğin Gibi Değil” filmi ekibi de bugün seyircileriyle buluştu. AKM Aspendos salonundaki gösterimin ardından yönetmen Vuslat Saraçoğlu ve yapımcı Can Ünlü ile oyuncular Serdar Orçin ve Alican Yücesoy seyircilerin sorularını cevapladı. Babalarının gizemli ölümü sonrası, memleketlerinde bir araya gelen, 30’larını geçmiş üç kardeşin sürekli değişip dönüşen ilişkilerini anlatan film için Saraçoğlu şunları söyledi: “En başta finali belliydi. Özellikle öncesini eğlenceli kurmak istedim çünkü bu tarz konuların aşırı dramatize anlatılmasından hoşlanmıyorum. Öyle olunca aşınıyor hatta bazen suistimal edilmiş gibi geliyor. Bir de hayatta bence yakınlarımız hakkında bilmediğimiz çok şey var ama hayat öyle ağır yaşanmıyor; bir sürü şey gömülü oluyor ama üstünde biz eğleniyor oluyoruz” Oyuncu Serdar Orçin ise “Dört kardeşli bir ailenin çocuğuyum, o bünyeyi çok iyi tanıyorum. Burada izleyip de filmdeki kardeşler arasındaki herhangi bir ânın dokunmadığı insan yoktur ama. Bu sahiciliği, biraz da oyunculuk ve senaryo etkisi” diye konuştu. 

Kadın, kadının yurdudur

Ulusal Özel Gösterim programındaki “Kayıtsız” ekibi de AKM Perge salonundaki gösterimin ardından seyirci karşısındaydı. Senarist- yönetmen Özlem Çıngırlar, görüntü yönetmeni Vedat Oyan, oyuncular Tülay Günal, Nesteren Mazal ve Rıza Sönmez, seyircilerden gelen soruları cevapladı. İran’ın ünlü kadın şairi Füruğ Ferruhzad’ı oynamak için Avrupa’dan Türkiye’ye dönen bir karakterin olduğu filmin ortaya çıkışı için yönetmen, ilk elden Füruğ’a işaret etti: “Ben zaten Füruğ Ferruhzad hayranıyım, şiirlerinden olduğunca beslendim. Hem edebî anlamda hem de sinema anlamında -çok fazla film yapmadı aslında ama yaptığı sinemalar hâlâ örnek niteliğinde- ve dünya görüşü olarak hayranıyım. Kadın, kadının yurdudur sözüne inanmak isteyen biri olarak bu dayanışma içerisinde oldum” Yönetmenin bıraktığı yerden konuya devam eden oyuncu Mazal’sa kendi bakış açısını şöyle anlattı: “Biz projeye başladığımız zaman İran’da kadın özgürlük haraketli olmamıştı.  Zaten bu proje ilk geldiğinde ben çok şaşırmıştım; bir Türk yazar ve yönetmen, İran’daki şair, yazar ve sinemacının etkisini nasıl gösterecek, diye ve çok mutlu olmuştum. İran’daki kadınlar zaten savaşmaya çalışıyorlar yıllardır ama umarım istedikleri özgürlüğe erişecekler yakında” Filmin seçtiği tiyatral anlatım üzerine gelen bir soruyu ise Sönmez şu şekilde cevaplandırdı: “Bu kadın somon fabrikasında çalışsaydı somon görecektik. Mesleği oyunculuk olan bir kadının hikayesi de biraz daha tiyatral. Bir bakıma kendi sürgününe karar vermiş bir kadın bu, İstanbul’dan uzaklaşmış, kendi sürgününe karar vermiş, hayata mesleği üzerinden tutunmaya çalışıyor. Aslında daha büyük işler yapabilecekken çocuğun eğitimiyle ilgileniyor mesela. Bence bazen bir öyküyü anlattığımız zaman, öykünün gerçekliğini sağlamak için, seyircinin sıkılıp sıkılmayacağını çok umursamamalıyız. Anlattığımız dünyayı kurmak için bazen hayat ne kadar sıkıcıysa filmin de o sıkıcılığın gölgesinde gezmesi gerekiyor. 

Festivalde günün, ekip katılımıyla, gösterim yapan diğer iki filmiyse Belgesel Ulusal Özel Gösterim programındaydı: Engin Deniz Atlı’nın yönettiği “Trakyalı Amazonlar” ve Zeynep Bayraktutan’la Gökhan Kasapoğlu’nun yönettiği “Ölümsüz Olan Sadece Sevgidir”

“Tunç Başaran kendi belgeselini de adeta kendisi çekti”

Türk sinemasının en çalışkan yönetmenlerinden Tunç Başaran anısına hazırlanan “Ölümsüz Olan Sadece Sevgi”dir belgeseli, Tunç’un hem her zaman sevgiyi odak alan kariyerine hem de sevgiyle örülmüş kişisel hayatına yöneltiyor objektifi. Gösterimin ardından AKM Perge salonundaki söyleşiye; yönetmenler Zeynep Bayraktutan ile Gökhan Kasapoğlu, yapımcı Pelin Onat ve Tunç Başaran’ın kardeşi Meriç Başaran katıldı. “Defalarca Altın Portakal almış bir yönetmeni anlatan filmle Altın Portakal’da olmak bir gurur” diyen Zeynep Bayraktutan, projenin ortaya çıkışını şöyle anlattı: “Uçurtmayı Vurmasınlar’ı izlediğimde Tunç Başaran ismi dikkatimi çekmişti. Sonrasında da hep en sevdiğim yönetmen diye anmıştım. Yıllar sonra Bandırma’ya taşındım ve onun da Bandırma’da yaşadığını öğrenince inanamadım, o heyecanla tanışmaya gittim. Çok yakın dost olduk. Bir gün bana, ‘Zeynep, kitabımı yazmanı istiyorum. En iyi sen yazarsın ve ölümümden başla, olur mu?’ dedi ve o konuşmadan iki ay sonra kendisini kaybettik. Sonra Gökhan, Sevinç abla ve Pelin; hep beraber dedik ki bu belgeseli yapalım” Kasapoğlu ise kendi perspektifinden süreci şu sözlerle dile getirdi: “Ben fotoğraf kökenliyim, bana sinemayı sevdiren, Tunç hocadır. Tanıştığımızda bana bir arkadaşı gibi yaklaştı ve beni ciddi manada motive etti, projemi bitirmeme yardımcı oldu. Son günlerine doğru, aslında kendi belgeselini kendisi çekti. Zeynep hocamla diyalogları üzerinden ‘hadi bu kitabı yazalım’ dedik. Bana ‘belgeselimi çekeceksin, bırakma’ dedi; vefat etmeden bir gün önce. Yani dediğim gibi aslında kendisi senaryosunu, belgeselini bize yetiştirerek, inanarak aslında bu konuma kadar da kendisi getirdi”

“Mücadele eden, başaran kadınların gerçek hikayesi”

Günün Özel Gösterim yapan bir diğer belgeseli, Engin Deniz Atlı’nın yönettiği “Trakyalı Amazonlar”dı. AKM Perge salonundaki gösterimin ardından gerçekleşen söyleşiye; yönetmen Engin Deniz Atlı, yapımcı Sema Fener ve görüntü yönetmeni Çapan Özçelik katıldı. Kendisinin de Trakyalı olduğunu, dolayısıyla çok iyi bildiği bir hikayenin peşine düştüğünü söyleyen Atlı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Filmde gördüğünüz köylerin hepsinde çocukluğum, o yüzden çok keyifliydi bu filmi yapmak. Fakat şu an benim için çok daha fazla önem kazandı; çünkü şu an gündemde olan haberleri görünce ve bu filmi, bunların üzerine izleyince bu güzel örnekleri görmek, en azından hâlâ hayatta olan, mücadeleye devam eden, başarmış kadınları görmek, biraz da olsa iyi hissettirdi. O yüzden bence bu gündemle beraber film, yeni bir anlam kazandı” Özçelik de “Biz oradaki kadınlarla dertleştik, onların derdini de size anlattık. Hepsinin kendi içinde bir mücadelesi var, onu bir nebze size aktarabildiysek ne mutlu bize” diye konuştu. 

Dünyaca ünlü doktorların dünya prömiyeri

Dünyada ilk kez gerçekleştirilerek tıp literatürüne giren, ‘kadavradan alınarak yapılan ilk rahim nakli’ ve sonrasında doğan bebeğin ardındaki iki isim; Prof. Ömer ve Özlenen Özkan’ın öyküsünü anlatan “Altın Eller” de dünya prömiyerini yaparak seyirciyle buluştu. Ulusal Belgesel Yarışma’da yer alan filmin, AKM Perge salonundaki gösteriminin ardından Prof. Ömer ve Özlenen Özkan ile yönetmen Sevgi Hischhauser, seyircilerin sorularını cevapladı. İlk sözü alan Prof. Ömer Özkan, samimi bir açıklamada bulunarak “Şu ortamı hiç düşünmemiştim; amatör olarak sık sık yaptığımız hastane tanıtımlarından biri gibi düşünmüştüm. Buraya kocaman bir ekiple geldik, ilk defa bu kadar büyük bir etkinlikte bulunuyoruz” dedi. Yönetmen Hirschhaeuser ise projenin kendisi için önemini şöyle anlattı: “Dünyanın tanıdığı, Türkiye’nin onuru, iki değerli hekim! Herkes onlarla film çekmek için yarışa girmişti! O sırada ben Sırbistan’daydım, ilk filmimin tanıtımında. Onlara ulaşmanın çok zor olduğunu düşündüğüm günlerde kendimi anlattım, bir festival filmi yapmak istediğimi söyledim ve ikisi de beni dinledi. O kadar talep içinde bağımsız bir sinemacı olarak projeyi bana emanet etmeleri çok gururlandırdı. Bu şansı verdikleri için teşekkür ediyorum”

“Bu film çaresizlikten ve zulümden ortaya çıktı”

Sınırlardan Sınırsızlığa bölümünde dünya prömiyerini yapan “Sesimi Duyan Var mı?” (Is Anyone Alive) belgeselinin yönetmeni Ömer El-emevî de Cinetime (2.Salon) ÖzdilekPark Antalya Kepez salonundaki gösterimin ardından seyircilerin sorularını cevapladı. El-emevî, film hakkında şunları söyledi: 

“Gazzeli bir sinemacıyım. Şu an burada olmak büyük bir onur. Bize filmimizi gösterme ve hikayemize anlatma fırsatı tanıdığı için festivale teşekkür etmek istiyorum. Gazelli biri olarak bu film benim için çok özel bir anlam taşıyor. Ailem, annem babam ve sevdiklerim halen Gazze’de yaşıyor. Her gün hayatta kalma mücadelesi veriyorlar. Bugün 7 Ekim, savaşın birinci yıldönümü ve sadece bir yılda on binlerce masumun canı alındı. Buna uluslarası gazetecileri, sanatçıları ve film yapımcılarına dahil edebilirsiniz.

Filistinli sinemacılar olarak film çekmek bizim için sadece sanat dalı değil aynı zamanda bir direniş yolu. Bu, gerçekleri duyurmamızı sağlıyor ve sesimizin silinmesine karşı bir mücadele. Bu film, çaresizlikten ve zulümden ortaya çıktı. Aynı zamanda direnen insanları onurlandırma amacıyla çekildi.  Bu filmde kurgu yok, her şey gerçek”

Agniezska Holland’ı, Türkiye’deki Suriyeli yapımcısı anlattı

Yine aynı başlık altında seyirciyle buluşan bir diğer yapımsa Polonya sinemasının ‘kraliçe’si Agniezska Holland imzalı “Yeşil Hudut”/ Green Border oldu. Polonya- Belarus arasındaki sözde yeşil sınırdan Avrupa Birliği’ne ulaşmaya çalışan Ortadoğu ve Afrikalı mültecileri konu alan film için, yönetmeni şu ifadeleri kullanıyor: Modern zamanların tüm zorluklarıyla yüzleşmek için büyük bir hayal gücü ve cesaret gerektiren bir dünyada yaşıyoruz. Sosyal medya devrimi ve yapay zeka, gerçek seslerin duyulmasını giderek daha da zorlaştırdı. Bana göre eğer kişi, o ses için savaşmazsa, eğer kişi, bizi dramatik seçimlerin önüne koyan önemli, acı verici, bazen çözülemeyen sorunlar hakkında sorular sormak için savaşmazsa sanatla uğraşmanın bir anlamı yok. Polonya-Belarus sınırında yaşanan durum tam olarak budur.

Filmin, Paribu Cineverse 8 Migros AVM Konyaaltı’ndaki gösteriminin ardından filmin yapımcılarından Emir Külal Haznevi, seyircilerin sorularını cevapladı. Haznevî, ilk olarak yapıma nasıl dahil olduğunu anlattı: “Suriye’de doğdum, 1 yaşından beri İstanbul’da yaşıyorum. Bütün eğitimimi burada aldım ama ailem Suriye’de ve savaştan oldukça fazla etkilendik. Mike Downey ile beraber daha önce bir iki film yapmıştık. Agnieszka Holland’ın böyle bir projesi olduğunu söyledi ve özellikle Suriyeli olan, bu kültürü iyi bilen, bu savaştan etkilenmiş insanlarla ilgili çalışan bir yapımcı istediğini söyledi. Ben biraz mesafeli yaklaştım çünkü Avrupalı birisinin bu hikayeyi anlatmasından hoşlanmadım başta açıkçası ama sonra senaryoyu okuyunca yönetmenin ve ekibin işi ne kadar sahiplendiğini, ne kadar araştırdığını görünce dahil olmak istedim”

“Mültecilere karşı doğru tavır ne olmalı? Yönetmen bu konuda ne düşünüyor?” şeklindeki bir soruyu, Haznevî şöyle cevapladı: “O şöyle anlattı: 1982’de Avrupa Avrupa diye bir film yaptım. İsimde iki kere Avrupa geçiyor; çünkü bir Avrupa, bizim hayal ettiğimiz, o bütün gelişmişliğin simgesi olan Avrupa’ydı. İkinci Avrupa da bütün ikiyüzlülükleri barındıran, savaş tarihinde en fazla insanlık suçunu işlemiş olan kıtaya ait bir Avrupa’ydı. Ve 40 sene sonra yine benzer şeyleri yaşıyoruz. Holland’ın en fazla sorun olarak gördüğü şey şuydu; neden savaşta mağdur olan insanları birbirinden ayırıyoruz? Yönetmenin temel itirazı şu aslında; sadece renkli gözlü oldukları için mi Ukraynalılar bu kadar kabul edilir şekilde alınıyor? Çünkü hiçbir sivilin suçu yok” 

Çekimler sürecinde ekibin yaşadığı zorluklardan söz etmesi istendiğinde Haznevî, sadece lojistij problemler yaşadıklarını belirtti. Bunun haricinde özellikle kültürel tasvirlere, Hollywood’un aksine, azamî dikkat edildiğini dile getirerek “Yönetmenin meseleyi bu kadar insancıl biçimde ele almasına önce şaşırdım sonra kendisini çok takdir ettim” diye konuştu. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

9 - 18:37 A A
BENZER HABERLER

SOSYAL MEDYA HESAPLARIMIZ

ÇOK OKUNANLAR

  • 01
    Çağla Akalın: Cinsiyet değiştirme ameliyatı olmadım
    “Köpek” adlı sinema filmde rol alan Türkiye’nin ilk transseksüel başrol oyuncusu, aynı zamanda 2013 yılında Miss Queen adıyla düzenlenen transseksüel güzellik yarışmasında Türkiye’nin ilk “Trans Güzellik Kraliçesi”  ve “İlk Trans Modeli” olan Çağla Akalın, Uzman Psikolog Esra Ezmeci’nin her perşembe YouTube kanalında saat 20.00’de yayınlanan  “Ne Hissettin” programına konuk oldu. BABAM ÖLÜM EMRİNİ VERDİ  Uzman […]
  • 02
    Spor alışkanlığı kazanmanın püf noktaları
    BALIKESİR (İGFA) – Spor yapmak, sağlıklı bir yaşam tarzını sürdürmek ve genel refahı artırmak için vazgeçilmez bir unsur. Spor alışkanlığı kazanma konusunda bilgiler veren Köstereli, sporun fiziksel, zihinsel ve sosyal sağlık üzerindeki olumlu etkilerini vurguladı. Köstereli, sporun fiziksel sağlık açısından bir dizi fayda sağladığını belirtti. Kalp sağlığını koruyarak, kan dolaşımını düzenleyerek, vücut yağını azaltarak ve […]
  • 03
    RTÜK’ten spor yayınlarına ayar!
    ANKARA (İGFA) – Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) , spor yayınlarına ilişkin aldığı ilke kararını kamuoyuyla paylaştı. Spor yayınlarında “özenli dil” kullanımına ilişkin kararda, eleştiri sınırları aşılmayacak, hakaret ve iftiraya yer verilmeyecek: Spor yayınları için harekete geçen RTÜK’ten yapılan açıklamada, sporun evrensel değerlerine saygılı, sporda pozitif bir atmosferin oluşturulmasına yönelik barışçı, şiddet içermeyen bir […]
  • 04
    169 milyon TL’lik tarımsal destek hesaplarda
    ANKARA (İGFA) – Tarım ve Orman Bakanlığı’nın sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, tarımsal destekleme ödemelerin bugün çiftçilerin hesaplarına yatırılacağı duyuruldu. Ödemelerde 168 milyon 957 bin liralık tarımsal destekleme ödemesi gerçekleştirileceği belirtilirken, bu kapsamda, hayvan hastalıkları tazminatı desteği için 87 milyon 516 bin 379 lira, bireysel sulama sistemleri desteği için 53 milyon 117 bin 97 lira, […]
  • 05
    Erken Dönem Cumhuriyette ve Günümüzde Köpeklere Bakış 
    [2 Teşrinievvel 1336] tarihli Resmi Gazetede bir tamim yayımlanmıştır. “Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletinden” yani Sağlık ve Sosyal Politikalar Bakanlığından gelen “Köpeklere karşı ittihaz edilecek (Uygulanacak) tedbirler” kapsamında bazı kararlar alınmıştır. Her insanın hür ve özgür yaşama, düşünme salahiyetleri vardır. Bu özgürlükler, insanların birbirleriyle içtimai münasebetlerini içerdiği, gündelik hayatta ve sosyal yaşantıda gerçekleşmektedir. Ancak şunu […]
  • 06
    Gündemi takip ederken psikolojik sağlığınızı riske atmayın!
    İSTANBUL (İGFA) – Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog İpek Erol, şiddet, felaket ve kriz gibi olumsuz haberlere sürekli olarak maruz kalmanın psikoloji üzerindeki etkileri hakkında bilgi verdi. Arka arkaya maruz kalınan olumsuz haberlerin farkında olmadan pek çoğumuzu etkilediğine dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog İpek Erol, “Bu haberlerin olumsuz etkisi psikolojik, duygusal ve sosyal […]
  • 07
    EÜ’DE “1. Uluslararası Türk Dünyası Halk Çalgıları Sempozyumu”
    Ege Üniversitesi Konservatuvarı’ndan dünyada bilimsel bir ilk daha… EÜ’DE “1. Uluslararası Türk Dünyası Halk Çalgıları Sempozyumu” Ege Üniversitesi (EÜ) Devlet Türk Musikisi Konservatuvarı (DTMK) tarafından “Yaylı Çalgılar” temalı “1. Uluslararası Türk Dünyası Halk Çalgıları Sempozyumu” düzenledi. Konservatuvar Etkinlik Salonu’nda gerçekleşen sempozyum iki oturum halinde yapıldı. Sempozyuma DTMK Müdürü Prof. Dr. Özge Gülbey Usta’nın yanı sıra […]
  • 08
    İş dünyası, dijital dönüşüm için Ankara’da buluştu
    İş dünyasının dinamikleri teknolojiyle baştan yazılırken, dijital dönüşüm şirketlerin odağına yerleşiyor. Bu doğrultuda kendilerine en uygun teknoloji sağlayıcılarını ve çözümlerini arayan şirketler ise 12 Eylül’de Ankara’daki etkinlikte buluşarak dijital dönüşümü uzmanlarından dinledi. Ayrıca yoğun rekabet ortamında öne çıkabilecekleri stratejik yol haritaları için ipuçları elde etti. Şirketlerin işlerini optimize etmesini, kusursuz müşteri deneyimi yaratmalarını ve operasyonel […]
  • 09
    Sanat da kültür de 2024’te mutlu şehirdeydi
    Büyükşehir Belediyesi, 2024 yılında birçok kültür-sanat etkinliğine imza attı. Organize edilen etkinlikler, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin kültür ve sanata ne denli önem verdiğini bir kez daha gösterdi.   ETKİNLİKLER 12 AY DEVAM ETTİ Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, 2024 yılında gerçekleştirdiği birbirinden önemli etkinliklerle Kocaeli’nin kültür- sanat kenti unvanına katkı sundu. Büyükşehir yılın ilk ayından itibaren ortaya koyduğu […]
  • 10
    Balıkesir Dursunbey’de Cumhuriyet Bayramı Coşkusu
    muhatapAJANS.com.tr / Dursunbey Balıkesir’in tarihi, kültürel ve doğal zenginliklere sahip ilçesi Dursunbey, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yıl dönümünü coşku içinde kutladı. Dursunbey Mustafa Korkmaz Anadolu Lisesi başta olmak üzere ilçenin tüm okullarının katılımıyla gerçekleşen etkinliklerde, ilçenin Cumhuriyet sevgisi ve bağlılığına bir kez daha vurgu yapıldı. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın Dursunbey’deki kutlamaları, halkın katılımıyla büyük bir coşkuyla […]
  • 11
    “Benim manevi mirasım akıl ve bilimdir.”
    Türkiye Cumhuriyeti’mizin kurucusu, büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü aramızdan ayrılışının yıl dönümünde  rahmet, minnet, sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz. O, sadece bir lider değil, aynı zamanda büyük bir vizyoner, devrimci ve vatanseverdi. Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarak, çağdaş, laik ve demokratik bir devletin temellerini atan Atatürk’ün mirası, bugün hala milletimizin yüreğinde ve dünya çapında saygıyla yaşamaktadır.  Hasretle […]
  • 12
    İmparatorluklarda Sömürgecilik Ruhunun Serencamı
    Hiçbir iyilik cezasız kalmaz diye bir söz vardır. Bu sözün sözler içinde ayrı bir yeri vardır. Sadece insanların hayat tecrübelerinden ibaret zannetmek doğru olmaz. Devletlerin de bir ömürleri ve bu yaşamları neticesinde acı tecrübeleri vardır. Ancak bu acılık ve tatlılık durumu da devleti yürüten organla, reayalar (Halklar) arasında farklılık gösterir.  Dolayısıyla doğruluk yargısı, yargılayan kişinin […]
  • 13
    Ekonomi Zirvesi’nde Cumhuriyet defilesi ayakta alkışlandı
    İSTANBUL (İGFA) – Başarılı ve genç tasarımcı Hülya Albayrak-MirAda Haute Couture, Çırağan Sarayı’nda muhteşem bir defileye imza atarak yeni koleksiyonunu zirvede başarıyla tanıttı. Başarılarıyla adından sıkça söz ettiren Albayrak tamamı el işçiliğiyle yapılan yeni koleksiyonunda Cumhuriyet’in 100.yılına özel güçlü ve ayakları yere basan kadından yola çıkarak hazırladığı birbirinden güzel ve özel tasarımlar ince işçilikleriyle göz […]

HAVA DURUMU

20 Mayıs 2025 SALI
16°
  • ÇAR 22.9°
  • PER 25.9°
  • CUM 25.1°